Tiffany’de Kahvaltı
Başrollerinde Audrey Hepburn ve George Peppard’ın oynadığı Tiffany’de Kahvaltı 1961 tarihli ünlü bir Hollywood klasiği romantik komedi. Filmin yönetmeni Blake Edwards. Film, Truman Capote’nin 1958 tarihli aynı adlı kısa romanından George Axelrod tarafından senaryosu yazılarak uyarlamış. Filmin müzikleri, unutulmaz Pembe Panter teması ile de hatırladığımız Henry Mancini’ye ait. Yukarıda filmin açılışında dinlediğiniz şarkı Moon River.
Bilgi Dağarcığı
Scott Francis Fitzgerald (1896 –1940)
ABD’li öykü ve roman yazarı. Gertrude Stein’ın Ernest Hemingway’e “Siz yitik bir kuşaksınız” demesiyle adını alan, 1920’li yılların Yitik Kuşak adıyla bilinen yazarlar kuşağının en önemlilerindendir. Özellikle I. Dünya Savaşı sırasında yetişen ve 1920’lerde “Caz Çağı” denen bir dönemde ilk yapıtlarını üreten bu yazarların “yitik” olarak adlandırılmasının nedeni, kendilerine miras kalan değerlerin savaş sonrasında geçersizleşmesidir.
Bu kuşağın yazarları ABD Başkanı Harding’in “normale dönüş” politikasıyla huzur bulan Amerika’yı taşralı, maddiyatçı ve duygusal açıdan kısır bulur. Aralarında Hemingway, Fitzgerald, John Dos Passos, E. E. Cummings, Hart Crane’in de bulunduğu, edebiyat çalışmalarını 1920’den sonra Paris’te sürdüren pek çok yazar bu kuşak içinde yer alır.
Fitzgerald hayatının büyük bir bölümünü eşi Zelda ile birlikte ABD’de ve Fransa’da sürdürmüştür. Yaşamı da romanları kadar ilgi çekmiştir. Fitzgerald Amerikan yaşam tarzına karşı karışık duygular besler. Bir yandan kaba ve bayağı bulur, bir yandan da umut verici olduğunu düşünür.
Onun bu duyguları en parlak romanı Muhteşem Gatsby’de (1925) açıkça hissedilir. Fitzgerald Gatsby’yi Fransa’ya gittikten kısa bir süre sonra bitirir. Fitzgerald bölünmüş duygularını Amerikan rüyasının umutlarıyla dolu, Orta Batı kökenli saf biri olan romanın başkişisi Jay Gatsby ile Princeton’lu iyi yürekli bir beyefendiyi temsil eden romanın anlatıcısı Nick Carraway’de açıkça sergiler.
Muhteşem Gatsby o dönem Amerikan romanının en üstün örneğidir. Fitzgerald Zelda ile birlikte 1924’te Fransız Rivierası’na yerleşti. Burada düzensiz ve mutsuz bir yaşam sürdü. Bu dönemde çok içki içiyordu. Zelda da 1930 ve 1932’de geçirdiği ruhsal bunalımlardan sonra asla tam olarak iyileşemedi.
1934’te bitirdiği romanı Tender Is the Night (Geceler Güzeldir) ticari açıdan başarılı olmadı. Gerçi Fitzgerald’ın en etkileyici yapıtı olarak kabul edilir. Fitzgerald kitabın başarısızlığı ve Zelda’nın durumundan duyduğu üzüntüyle alkolik olmanın sınırına geldi. 1937’de ABD’ye dönerek Hollywood’da senaryo yazarlığına başladı.
Orada ünlü dedikodu yazarı Sheilah Graham’a aşık oldu ve ömrünün geri kalanını onunla birlikte geçirdi. Fitzgerald 1920’ler Amerika’sını en iyi yansıtan yazardır. Faulkner, Hemingway, Sinclair Lewis, John Dos Passos, Ezra Pound ve T. S. Eliot gibi pek çok yetenekli yazarın ortaya çıktığı bu dönem Amerikan edebiyatının Rönesansı olarak kabul edilir.