Jay Jay Johanson
İsveçli vokalist, besteci, söz yazarı Jay Jay Johanson hep melankolik vokalleriyle tanındı. Johanson ilk albümü Whiskey 1996’da yayınlandığında henüz 20 yaşındaydı. Albüm trip hopa kayan caz vokalleri ve film noir’ı çağrıştıran soundlarla bezeliydi. Çok beğenilmişti. Johanson zamanla şiirsel ambiance’a kaydı ve elektronik deneysel yaklaşımlarıyla minimalist melankolik çizgisini korudu.
Postminimalist sanat
Postminimalist sanat, dil ve beden algısını edimselliğin kaydına kaydırdıysa, fotoğrafçılığın temel belirtkeselliği de, söz konusu zamansal ve mekânsal boyutların kaydedilmesini mümkün kılan zor aracı bize verdi. Dolayısıyla, içerdiği üretim, özgül konumladırma ve olumsallık ile bağlamsallığın dakikalık takibi süreçleriyle fotografik araç, Postminimalist ilgilerin kapsamını genişletti.
Fotoğrafın en ufak mekânsal-zamansal değişimi ve oynamayı veya birbirini izleyen hareket değişikliklerini kaydetme konusundaki benzersiz becerisi, Kavramsalcılığın süreçlere ve bizatihi anlamın üretimine giderek yoğun bir şekilde odaklanması bakımından da kendisini ideal araç yapıyordu.
İngiliz sanatçı Victor Burgin’in (doğumu 1941) Photopath’i, tam da Burgin’in İngiliz Studio International dergisinde çok önemli kuramsal metni “Situational Aesthetics”te [Durumsal Estetik] mekâna-özgülük mefhumunu kuramsallaştırmaya başladığı uğrakta, bağlamsal estetikten fotografik anlamın analizine geçişin sınırlarını çizer.
Burgin’in 1973 tarihli ilk kitabı Work and Commentary: 1969–1973, tüm kuramsal ve sanatsal tasavvurları bakımından altmışlar sonu İngiliz-Amerikan Kavramsalcılığına, özellikle de Art & Language grubu ve grubun dergisi Art-Language’in geç-modernist öz-eleştirelliği kapsamında ortaya koyulan itirazlara bağlılığını sürdürür.
Ama eninde sonunda, Burgin tam da bu derginin sayfalarında bu konumu sistematik olarak sorgulayacak ilk kişi olur: “Sanatın ideal işlevi, dünyaya kurumsallaşmış yönelim örüntülerini değiştirmek, dolayısıyla bir toplumsallaştırma aracı olarak hizmet etmektir.
Bu nedenle, hiçbir sanat faaliyeti, bizatihi sanatı kapsayan toplumun kodlarından ve pratiklerinden ayrı düşünülemez; geçerli sanat, kaçınılmaz olarak ideoloji kapsamında paranteze alınır… İçeriği bakımından sırf Sanat olmaktan daha fazlasını içeren bir sanat üretme sorumluluğunu kabul etmemiz gerekir.”