Risotto Nasıl Yapılır?

Paylaşmak güzeldir

Risotto Nasıl Yapılır?

Risotto nasıl yapılır? İtalya’nın en ünlü şeflerinin pirinç tercihleri de birbirinden farklı. Tabii her birinin kendine özgü bir sırrı da var. Örneğin, Francesco Sposito turunçgillerle (limon, portakal vb.) marinelendirdiği deniz mahsullü risottosunu Vialone Nano priniciyle yapıyormuş. Risotto’sunu kremalandırmak için limon marmeladı veya reçeli, çiğ karides, deniztarağı ve şamfıstığı yağı (Bronte pistachio oil) kullanıyormuş.

Emanuele Scarello ise sanki işi iyice dramatikleştirerek epey karmaşık ama etkileyici bir risotto yapıyor. Sabayon soslu risotto. İtalyancası zabaglione olan Saboyon sosun geçmişi İtalya’da 1500’lü yıllara dayanıyor. Temelde yumurta sarısı, toz şeker ve beyaz şarapla hazırlanan sosun tarifini daha sonra ayrıca paylaşacağım. Emanuele Scarello risotto’sunu servis etmeden hemen önce ısı tabancasıyla karamelize ettiği toz meyankökü ve yeşil kuşkonmazı üzerine serpiştiriyormuş.

Başka bir uç örnek de, Rosanna Marziale’nin Risotto San Marzano’su. Onun lezzetli kremamsı risotto’sunun sırrı ise kullandığı beyaz mozzarella peynirinde saklı. Daha önce paylaştığım Costardi Kardeşlerin Sarımsaklı ve Chili’li Risotto’su çok basit görünen, ama çok özel bir vejetaryen risotto.

Sabayon

Sabayon 1500’lü yıllarda İtalya’da keşfedilmiş, tatlılar için kullanılan hafif bir sos. İtalya’da zabaglione olarak biliniyor, İtalya’da geliştiğini söyledim ama bu konuda kimi tartışmalar da yok değil. Basit ama çok değişik bir lezzet. Elbette birçok muhtelif uyarlaması mevcut. Geleneksel olarak yumurta sarısı, şeker ve şarapla yapılıyor. Tarif için Sabayon tarifi

Lüzumsuz Bilgi

Modern dönemlerde felsefe bir pratik veya bir yaşama tarzı olmaktan çok teorik bir disiplin olmuştur. Ama antikitede, Yunan ve Romalı felsefeciler çoğunlukla gerçek bir felsefi yaşamın nasıl olması gerektiği konusunda Sokrates’i model almıştır. Felsefi veya felsefeye dayalı bir yaşam ve yaşama sanatı olarak felsefe düşüncesi, günümüzde mesleği felsefeci olan kişiler arasında rağbet görmemekle birlikte, Montaigne, Nietzsche ve Foucault gibi büyük modern yazarların yapıtlarında canlı kalmıştır. Bu yazarların her biri felsefi tartışmayı, kişinin kendisi olmasını ve yaşamaya değer bir yaşamın nasıl yaşanacağını tesis etme aracı olarak kullanmıştır. Bu felsefecilerin hepsi de özgün ve yinelenemez bir yaşam kurmayı hedefleyen, güçlü ve yanlış anlaşılamayacak bir üslupla yazan güçlü bireyciler. Üslubu vurgulamaları ise onların bazen diğer felsefeciler tarafından ciddiye alınmamalarına yol açıyor. Peki temelde kendi özgünlük kaygılarını taşıyan bu felsefecilerin her biri niçin, aynen antik selefleri gibi, model olarak Sokrates’e yöneliyor? Sonuçta neden bir modele gereksinim duyuyorlar? Peki Platon’un diyaloglarının Sokrates’i neden bir model olmaya uygun?

Bu sorunun yanıtı, Sokrates’i Platon’un diyaloglarındaki diğer karakterlerle ilişkili olarak ve diyalogların okuyucularıyla ilişkili olarak karakterize eden ironide yatıyor. Sokratik ironi arkasında neyin olduğunun görünmesini engelleyen bir maske yaratır -ironinin arkasında herhangi bir şey de olabilir hiçbir şey de olmayabilir. Sokrates’in sürdürdüğü yaşamı nasıl yaşadığını, bunu neyin olanaklı kıldığı veya neden esinlendiği asla kanıtlanamaz. Hiçbir kesin görüş öne sürülmemiştir. Sokrates, bizzat Platon’la başlamak üzere okuyucuları kendi Sokrates görüşlerini oluşturmaya zorlayan sessiz ve ikircikli bir karakter olarak kalır. Sokrates, bireysel bir yaşam tarzının tesis edilmesine giden yolu, ardıllarını Sokrates’in yaşamını yinelemeye zorlamayacak ama kendilerine ait bir yaşamı aramaya sevk edecek bir yolu benzersiz bir biçimde örnekleyerek gösterir.

Paylaşmak güzeldir

Leave a Comment