Aşk, uyumsuzların uyumudur

Paylaşmak güzeldir

Aşk, uyumsuzların uyumudur

Simone Signoret – Yves Montand Kadın, Fransız sinemasının en anlamlı yüzü, adam Fransız müziğinin en etkileyici sesi. Kadın çok okuyan bir entelektüel, adam boksörlükten gelme, haylaz ve neşeli bir oyuncu, özel bir şarkıcı. Simone Signoret – Yves Montand Başka ilişkilerde uçurum yaratacak uyumsuzluklar onların güçlü aşklarıyla büyük bir uyuma döndü…

 

 

 

Simone Signoret – Yves Montand için aşkın tarifi

Aşkın tarifi için tıklayın

Bir saat durdu –

Şöminenin üstündeki değil ama –

Cenevre’nin en iyi ustaları bile

Oynatamaz iplerini kuklanın –

İşte boşlukta sarkıyor hâlâ –

 

Bir huşu ile kaplandı saatin parçaları!

Rakamlar acı çekerek kamburlaştı –

Derken ürperdi Ondalıklar –

Derecesiz Öğle ile –

 

Doktorları uyandırmayacak –

Bu kardan Sarkaç –

Tamirci çalıştırmaya uğraşsa da onu –

Çalışmayacak –kesinlikle Hayır-

 

Yaldızlı ibrelerin baş eğişleri –

Narin Saniyelerin  baş eğişleri –

Onlarca yıllık Kibir

Kadrandaki hayat –

Ve O’nun arasında –

(Dickinson 1975)

Saat zamanın durmasını, hayatın kişisel-olmayan ölümünü veya yokluğunu anlatır. Şiirde bahsedilen his her türlü kişiden kopuktur, “Bir huşu…”. Bu şiir somut bir bozulmuş makine imgesi sunar. Korku duygusu tamir edilmeye karşı koyan, söz dinlemez bir şekilde bozulmuş direngen bir saat ile ilerleyen ve her türlü hayatı kişisel-olmayan bir “Kibirle” bölen zaman arasındaki kopukluk aracılığıyla yaratılır. Şiir her ne kadar, zamandaki her türlü hayatı akıl ermez, gizemli bir şekilde çekip alan Tanrı’ya gönderme yapsa da (“Ve O”), bu korkuyu konumlandırıp sınırlandırmamıza yardımcı olacak kabul edilebilir bir Tanrı değildir bu. Korku, dehşet, varolmama ve bölme şiirde adlandırılmaz, ama sahip olduğumuz zaman imgeleri (“Kadrandaki Hayat”) ile zamanın nihai hâkimiyeti (“Ve O…”) arasında çağrıştırılırlar. Dickinson’ın şiirleri korku duygusunu gündelik anlayışın –deprem ve diğer afetler gibi bizi kişisel olarak korkutan şeyden korktuğumuz gündelik korku anlayışının- ötesine taşır ve kişisel-olmayan biçimde sunulan bir “korku”ya yerleştirirler.

 

 

Paylaşmak güzeldir

Leave a Comment