Zaman bir yanılsamadır, peki ya öğle yemeği zamanı?

Paylaşmak güzeldir

Zaman bir yanılsamadır, peki ya öğle yemeği zamanı?

Saat zamanın durmasını, hayatın kişisel-olmayan ölümünü veya yokluğunu anlatır. Şiirde bahsedilen his her türlü kişiden kopuktur, “Bir huşu…”. Bu şiir somut bir bozulmuş makine imgesi sunar. Korku duygusu tamir edilmeye karşı koyan, söz dinlemez bir şekilde bozulmuş direngen bir saat ile ilerleyen ve her türlü hayatı kişisel-olmayan bir “Kibirle” bölen zaman arasındaki kopukluk aracılığıyla yaratılır. Şiir her ne kadar, zamandaki her türlü hayatı akıl ermez, gizemli bir şekilde çekip alan Tanrı’ya gönderme yapsa da (“Ve O”), bu korkuyu konumlandırıp sınırlandırmamıza yardımcı olacak kabul edilebilir bir Tanrı değildir bu. Korku, dehşet, varolmama ve bölme şiirde adlandırılmaz, ama sahip olduğumuz zaman imgeleri (“Kadrandaki Hayat”) ile zamanın nihai hâkimiyeti (“Ve O…”) arasında çağrıştırılırlar. Dickinson’ın şiirleri korku duygusunu gündelik anlayışın –deprem ve diğer afetler gibi bizi kişisel olarak korkutan şeyden korktuğumuz gündelik korku anlayışının- ötesine taşır ve kişisel-olmayan biçimde sunulan bir “korku”ya yerleştirirler.

Zaman bir yanılsamadır öyle mi? Peki Ya Durmuş Bir Saat

Emily Dickinson’un (1830-1886) çoğu şiiri en zararsız nesneleri ve durumları betimler ama bunu bir korku dili veya ruh hali aracılığıyla yapar. Bu kısmen, nesnelere başvurularak değil ama ritimler ve duraklamalar aracılığıyla gerçekleştirilir öyle ki korku duygusunu yaratan bir eksiklik, bir aksaklık, bir tereddüt veya bir dizginlenme hissidir: ne bir karaktere yerleştirilmiş ne de bir nesneye yönelmiş bir korkudur bu. Aşağıdaki 287. Şiir, Dickinson’a özgü çizgilerle bölünmüş imgeler tekniğiyle yazılmıştır; öyle ki şiirin merkezinde herhangi bir konuşucu veya karakterden çok bir nesne ve onunla ilgili duygular bulunuyordur. Şiir bir nesnenin bakış açısına bürünür; buradaki örnekte, durmuş bir saatin.

Zaman bir yanılsamadır

Bir saat durdu –

Şöminenin üstündeki değil ama –

Cenevre’nin en iyi ustaları bile

Oynatamaz iplerini kuklanın –

İşte boşlukta sarkıyor hâlâ –

 

Bir huşu ile kaplandı saatin parçaları!

Rakamlar acı çekerek kamburlaştı –

Derken ürperdi Ondalıklar –

Derecesiz Öğle ile –

 

Doktorları uyandırmayacak –

Bu kardan Sarkaç –

Tamirci çalıştırmaya uğraşsa da onu –

Çalışmayacak –kesinlikle Hayır-

 

Yaldızlı ibrelerin baş eğişleri –

Narin Saniyelerin  baş eğişleri –

Onlarca yıllık Kibir

Kadrandaki hayat –

Ve O’nun arasında –

(Dickinson 1975)

 

 

 

Paylaşmak güzeldir

Leave a Comment