İHTİRAS ASANSÖRÜ —Ayak Üstü bir Aşk Komedisi

Paylaşmak güzeldir

İHTİRAS ASANSÖRÜ     —Ayak Üstü bir Aşk Komedisi

Paris, Marilyn Monroe ve Mösyö Montand’ın 17 Mayıs 1961 günü, Eyfel kulesinin o ünlü asansöründe baş başa geçirdikleri 24 dakikanın sırrı nihayet çözülüyor. Büyük âşıkların ayaklarını yerden kesen bu gizemli maceranın detayları, Asansörcü Gaston’un hiçbir yerde yayınlanmamış günlükleriyle açığa çıkıyor.

PARİS

Sahne: Eyfel Kulesi,  Tek başına bir Marilyn Monroe heykeli, Marilyn ile Yves Montand’ı asansörde gösteren başka bir heykel,  Asansörcü Gaston heykeli, Üzerinde kumdan bir kum saati bulunan bir kum yığını

İHTİRAS ASANSÖRÜ

William Kardashian Barcelona’nın aynı adlı eserinden
Çeviri: Cem Soydemir

Anlatıcı:   O La la ! Aşkların ve ışıkların şehri Paris. Tatlı yaramazlıkların kulesi Eyfel.

Ve hikayemiz geçmektedir Paris’te… Paris’in,  Eyfelinde…

Hanımlar Beyler ! Belki, gittiniz gördünüz; belki gördünüz, binmeden döndünüz…  Ama hepiniz bilirsiniz ki,  Eyfel Kulesi’nde vardır bir asansör, iner çıkar, iner çıkar… İnsanın ayaklarını yerden keser,  ruhunu bedeninden ayırır…

Bu asansörün bir de emektar asansörcüsü vardır. Mösyö Gaston derler adına. Paris onun ayaklarının altında paspas olur her gün. Ufaktır, tefektir amma, mağrurdur, gururludur, Çünkü o,  Paris’e tepeden bakan adamdır… Bonjour Mösyö Gaston.

Bakmayın şimdi böyle heykel gibi durduğuna. Altmışlı yıllarda görecektiniz siz onu. Paris’in Paris olduğu günlerde görecektiniz. Sen nehri gibi kıvrıla kıvrıla, Şanzelize âlemlerine akarken görecektiniz. Behey be Gaston!

Dünyanın en ünlü asansöründe yıllarca bir heykel gibi sessiz sedasız, nefessiz kıpırtısız yaptı işini Mösyö Gaston.  Asansör yükselir, aşıklar Paris’in üzerinde kanatlanırken, Gaston da adeta buharlaşırdı. Kimseleri rahatsız etmeden, varlığını hissettirmeden, asansördeki köşesine çekilir, Paris manzarasının sessiz bir parçası oluverirdi.  Sevenler daha çok sevsin, sevilenler daha çok sevilsin diye… Büyüksün be Gaston!

Ve o sessiz sedasız, nefessiz kıpırtısız işini yapan Mösyö Gaston, Eyfel’in tepesine inip çıktığı yıllar boyunca yaşadıklarını tek tek defterine kaydetti. İşte şimdi anlatacağımız hikaye,  bu defterin fesleğen kokulu sayfalarının arasından çıkıp geldi huzurlarınıza.  Tamı tamına söylersek, defterin, 17 Mayıs 1961 günlü sayfasından…

AŞKIN ŞEHRİ

Hikayemiz, annesinin “Norma Jean” diye seslendiği, dünyanın gelmiş geçmiş en ünlü sarışını ile  babasının “İvo Livi” diye çağırdığı, Fransa’nın en romantik şarkıcısının hikayesidir.

Hanımlar beyler; huzurlarınızda, yumuşacık, köpük gibi bir sarışın… Holywood’un ilahesi ve yazar Arthur Miller’ın sevgili karısı Marilyn Monroe…

Ve İtalya’dan kopup geldiği halde, “Paris’in sesi” olarak tanınan, yazar Simone Signoret’nin sevgili kocası, Yves  Montand…

Bonjour Madam Monroe…  Bonjour Mösyö Montand… Hayırlı işler Mösyö Gaston…

(Müzik yükselir, ikilinin ortak söyledikleri bir şarkı duyulur, ardından müzik fona geçer)

https://www.youtube.com/watch?v=2TmM6ZCRCC0

 

1960 yılında, okyanusun iki ayrı kıyısındaki bu ikiliyi bir araya getirir film yapımcıları. İzlemeye doyulmaz  bir film yaparlar birlikte. Filmin adı: “Let’s Make Love”dır.  Yani tabiri caizse,  ‘Gel Sevişelim’…  İyi birer oyuncu olarak, filmin hakkını vermişlerdir… İki tutkulu insan olarak  filmin adının da hakkını verirler.  Eh, biz gözlerinin, dudaklarının yalancısıyız…Ha, bir de Mösyö Gaston’un yazdıklarının tabii…Gaston’un günlüklerine bakılırsa,  gizli aşıklar Amerika’daki filmin çekiminden bir yıl sonra yeniden bir araya gelmişlerdir… Ama bu kez Paris’te ve alabildiğine gizlice…

İflah olmaz bir romantik olan Yves  Montand, Paris’te Marilyn Monroe ile gizli saklı buluşacak da,  orada  şaraplar şişelerinde duracak, aşkın tatlı meltemiyle Sen nehri tersine  akmayacak öyle mi! Pehhh!

EYFEL

Ilık bir Mayıs sabahı soluğu Eyfel’de alır Mösyö Montand. Asansörcü Gaston, “Bu ne şeref Mösyö” diye, şaşkın ve heyecanlı karşılar “Paris’in sesi”ni…Mösyö Montand daha heyecanlıdır oysa…

YM  :  Sizden çok önemli bir şey rica edeceğim Mösyö…

AG  :  Eğer yapabileceğim bir şeyse…

YM  :  Bakın, çok özel bir misafirime bu öğleden sonra Paris’i tam da buradan, Eyfel’den  göstermek istiyorum.  

AG  :  O halde doğru yerde, doğru kişiyle konuşuyorsunuz Mösyö Montand.

YM  :  Ancak, sizin bu eşsiz  asansörünüzün, misafirimle benim baş başa biraz vakit geçirip, nasıl denir, birbirimizi yakından tanıyabileceğimiz, özel  bir yer olmasını istiyorum. Anlıyorsunuz değil mi?

AG  :  Yakından tanımak! Anlıyorum Mösyö Montand, çok iyi anlıyorum. Umarım siz de parmaklarımdaki kaşıntının nedenini anlıyorsunuz…

A  :  Ve halden anlayan asansörcümüz Gaston, avucuna sıkıştırılan 500 Frank bahşişe ağız dolusu tebessümle teşekkür ederken, uyarısını yapmayı da ihmal etmez…

AG  :  Bu asansöre yalnızca sizin ve saygıdeğer misafirinizin binmesini sağlayacağım. 15 dakika süreyle yukarıda kalmanızı da…. Ancak 16. dakikada sizi aşağıya indirmiş olmazsam, bilin ki binlerce meraklı ve fotoğraf makineli turistin yanı sıra,   polis, itfaiye ve bir gazeteci ordusu buraya doluşur. Siz ve misafiriniz yarın kendinizi bütün gazetelerde görebilirsiniz. On beş dakikanız var Mösyö Montand. Her şey için yalnızca 15 dakika.

…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………….

 

PARİS

Ertesi günün gazeteleri, Eyfel’in ünlü asansörünün arıza yaptığı ve bir çiftin “memnuniyetle” mahsur kaldığı yolunda  haberlerle doluydu. Gazeteciler, kim olduklarını tespit edemedikleri çiftin bu durumdan çok memnun kaldığından o kadar emindi ki, hemen hepsi, anlaşmış gibi aynı başlığı atmıştı: “İhtiras Asansörü”.

Esrarengiz çifti tanımlarken, erkeğin az da olsa Yves Montand’a benzediği yalnızca birkaç gazetede yer aldı.  Asansörde mahsur kalan çiftin birden ortadan kaybolmasında  Asansörcü Gaston’un oynadığı rolden ise hiçbir gazetede söz edilmiyordu.  Paris’in acar magazin muhabirleri de, Mösyö Montand’ın neden her yıl 17 Mayıs’ta  Eyfel’in emektar asansörcüsü Gaston’la buluşup, bir kahve içtiğini hiçbir zaman çözemedi…

 

Paylaşmak güzeldir

1 thought on “İHTİRAS ASANSÖRÜ —Ayak Üstü bir Aşk Komedisi”

Leave a Comment