Cazın Büyük Şefi Miles Davis ‘ten Time After Time
Geçenlerde Miles Davis ‘in kayıp günlüğü bulundu. Miles Davis meğer kuru fasulye düşkünüymüş. Kuru fasulyeyi haftada en az 3 gün yemezse olmazmış. Arkadaşı Ahmet Ertegün aracılığıyla ünlü Türk şef Abuziddin Ebubekir’in speciyal tarifini buldurmuş. Evinde de bu tarifi kendi denermiş Cazın Büyük Şefi.
Her zaman bir önyargı sorunu vardır elbette. Cinsiyetlerden biri –örneğin, erkek– geleneksel olarak en azından hukuksal, siyasi, ekonomik ve sanatsal faaliyet alanlarında diğerlerinden daha ayrıcalıklı ve önceliklidir. Bu nedenle kadın öteki haline gelir –yani farklı ve problematik bir kimliğe bürünür. Batı’nın tarihinde erkekler ve kadınlar arasında bundan daha kalıcı bir tecrit ve güç dağılımı sistemi tahayyül etmek zordur. Her ne kadar, cinsiyetler arasında tarihimizde eşi benzeri olmayan bir eşitlik mertebesine ulaşılmış olsa da, tüm o ayrımcılık yıllarının etkisi hâlâ sürmektedir. Toplumsal cinsiyetin ne anlama geldiğini ve bizim için anlama geleceğini, feminizmin kurumlarımıza ve hatta bilinçlerimize verdiği dersin ne olduğunu hâlâ anlamaya çalışıyoruz.
Batı kültürünün kadınlara uyguladığı patriarkal ayrımcılığın ve gericiliğin kanıtlarının sergilenmesi son derece önemlidir. Antikitenin kültürleri çok yoğun bir biçimde, hatta bazen tamamen kadın düşmanlığının güdümündeydi. Eski Yahudiler ve Yunanlılar, kadınları insan olarak görmüyor ve onlara mülk muamelesi yapıyordu. Tevrat’ta karıların kocalarıyla efendisine hitap eden bir köle gibi konuşmaları gerektiği, kız çocukların mülk gibi satılabileceği ve bir erkeğin “Tanrım beni kadın yaratmadığın için şükürler olsun” diye dua ettiği yazılıdır. Yaratılışa göre Havva Âdem’in kaburgasından yaratıldığı için, kadın tam olarak insan sayılmaz, Tanrı’nın suretinden yaratılmamıştır. Türevseldir. Aziz Pavlus şöyle yazar: “Erkek… Tanrı’nın benzeri ve yüceliğidir. Çünkü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratıldı. Erkek kadın için değil, kadın erkek için yaratıldı.” (Korintlilere 1. Mektup 11: 7-9). Bu, 2000 yıldan daha uzun bir süre cinsiyetler arasındaki ilişkiyi belirlemiş ve yönetmiş olan güçlü ve yaygın bir tutumdur. Ortaçağ’da Roma Katolik Kilisesi’nin Yasası, erkeklerin karılarını dövmesine izin veriyordu.